DARU’L-HADİS
“Hadis yurdu” demek olan
bu tabir özellikle hadis ve hadis ilimleri öğrenimi için açılan medreselerin
adıdır.
Hadis tarihinin ilk devirlerinden
itibaren hadis dersleri mecâlis denilen hadis meclislerinde verilmiştir.
Zamanla hadis öğretiminin daha ciddi ve sistemli hale getirilmesi zarureti baş
gösterince Kur'ân-ı Kerim öğretimine ayrılmış özel eğitim kuruluşlarının
yanında hadis ve hadis ilimleri öğretimi için özel medreseler açılması ihtiyaç
haline gelmiştir.
İslâm aleminde bilinen
ilk dâru'l-hadîs, altıncı hicri asırda Dimeşk'ta Sultan Nureddin Mahmud
tarafından kurulanıdır. Kurucusunun adına izafetle “en-Nûriyye” medresesi
denilen bu dâru'l-hadisin ilk idarecisi meşhur âlim İbn Asâkirdir.
Aynı şekilde bir medrese
Eyyûbî hükümdarlarından Nâsıruddin Muhammed tarafından 622 hicri tarihinde (m.
1225) Kâhire'de kurulmuştur. Bu medreseye de kurucusunun ismine izafetle
“el-Medresetu'l-Kâmiliyye” adı verilmiştir. Kısa bir süre sonra Dimeşk'ta 626
tarihli ikinci bir dâru'l-hadisin kurulduğu görülür. el-Meliku'l-Eşref
Ebu'l-Feth Musa b. Âdil tarafından kurulan bu dâru'l-hadise de kurucusunun
ismini hatırlatacak şekilde “el-Medresetu'l Eşrefiyye” denilmiştir. Hadis Usûlü
ilminde daha sonraki eserlerin hemen hepsine kaynaklık etmiş bulunan
Ulûmu'l-Hadîs kitabının yazan İbnu's-Salâh ile değerli hadis âlimi Muhyiddin
en-Nevevi bu medresede görev yapanlardandır. Vakfiyesinde hadis talebesine tahsis
edilen imkânlar teşvik edici mahiyettedir.
Aynı asırda bir başka
dâru'l-hadis yine Dimeşkta Emevî Camii içinde Seyfettin Muhammed b. Urveye
nisbetle “Dâru'l-Hadîsi'l-Urviyye” adıyla kurulmuştur. Bu dâru'l-hadisin ayrıca
bir de kütüphanesi vardı. Bu kuruluşun diğerlerinden farkı müstakil bir bina
halinde açılmamış olmasıdır.
Daha sonraları İslâm
aleminin her tarafında dâru'l-hadisler kurulması sonucu bu müesseseler yaygın
hale gelmeye başlamıştır. Bu arada kurulan Musul dâru'l-hadisinin yöredeki
hadis eğitiminde önemli yeri olmuştur.
Selçuklular devrinde
Anadolu'da ilk dâru'l-hadis Konya'da tesis edilmiştir. Selçuklu veziri Sahip
Atâ adiyle meşhur Fahreddin Ali b. Hüseyin tarafından yaptırılan İnce Minareli
Dâru'l-Hadisinin kuruluşu yaklaşık yedinci hicrî asrın ikinci yansına rastlar.
Aynı devirde Konya'dan başka yerlerde de hadis öğretimine ayrılan medreselerin
bu arada özel olarak inşa edilmiş dâru'l-hadislerin bulunduğuna şüphe yoktur.
Osmanlı devrine gelince
bu devirde de birçok dâru'l-hadisler yaptmlmıştır. Söz gelişi Sultan 2. Murad
tarafından 828 tarihinde Edirne'de bir dâru'l-hadis inşa ettirilmiştir. Bu bina
sonraları camiye çevrilmiştir. Yine Edirne'de Selimiye Camii önüne Sultan 2.
Selim tarafından yaptırılan Dâru'l-hadis mühimdir. Kanunî Sultan Süleyman’ın
yaptırdığı Süleymaniye Medreselerinden biri darû'l-hadis olarak yaptırılmış ve
hadis ilimleri öğrenimine ayrılmıştır. Bunun dışında gerek İstanbul'da, gerekse
Anadolu, Rumeli, Suriye ve Filistin'de Osmanlılar tarafından yaptınlmiş bir hayli
dâru'l-hadisler vardır.
Burada işaret etmek
gerekir ki İslâm tarihinin hiçbir devrinde hadis öğretimi sadece
dâru'l-hadislere münhasır kalmış değildir. Mescitlerde, hangâh, ribât denilen
kültür müesseselerinde de her zaman için hadis ve hadis ilimleri okunagelmiştir.